869

Mert Özden

çok şükür kozum vardı pusudaydım
cilalanmadan ayakkabılarım.
yeni amsterdam’da suarelere katılamadan
satın alamadan yeni amsterdam’ı
cüzdanım deriydi karaydı
balık ekmek gürültüsünde cüzdanımı çarpmışlardı.
senin bacıların değildi basma eteklerle sinüs ayinleri kılan
sen perulu kaynak ustası değildin
rezerve kapmaya çalışma parıl rüyamdan
ve ıslak
lokum beef.
bunu da biliyor cüzdanımı çalan

i like my town el sallamanın sırrı kömür yakmanın
nasılsa büyümedim gecekonduda
dünyayı ancak kitaplarda kurcalardım
etkin rol oynayacaktım:
okyanusun köründe pavurya olarak
ateşi bulanın dişlek çenesini çıkardım
çıkardım prusyalı subayın
ağzındaki köpüklerin
pembesini

el sallamak ortak dilken buruş yapış atlaslarda
belli olmuyor mu baldırandan hoşlanmıyorum
yaşıyorum
düşmenin güzelliğini suratından okuyarak
nasılsa insan olmanın zorladığı küfür
transit kasalarında bıyık bur
çamurları yar. çuvala kurbağa bağla
kurbağa çal dünyadan
cüzdanımı değil