İlk Vurgun

Ben birçoklarının ilkiyim, dedi
Soğuk kanlar geçiyordu içinden ve bunu söyledi
Vurgunlar birer birer suratından şaşkın ateşler halinde
Geçip gidiyordu ilk olmanın gururu
Kemirgen güneşler parıldıyordu kalbine doğru

Aklıma düşen ilk dans, alfabenin ilk harfi
Pişman oluşum ilk defa
Bir kadın yıkanıyor suçumu bölüşüyorum bir şarklıyla
Köşedeki otel uyumak için yıldızlarını döküyor
Arkamda ürkünç, sessiz, Arap alfabesi sayılıyor
Sessiz A sessiz B sessizce
Keskin bir soyluyum demiştim, birçoklarının ilkiyim
Dansta, yaşamda, tüm saatlerin tüm kalanlarında
Bazen kendimi kaybediyorum

Dünyaya megafonla bağırdım
– Ben ilki değilim şairlerin!
İlk bağırışımdı dünyaya, kötü bir başlangıçtı
Pansiyonlarda uyudum geceler uzun sessizlikler halinde
Şehrin ışıkları, şehrin ışıkları, adımız şehirde kayıptı
Birçoklarının ilkiyim, dedi ve ekledi
Ben ipek giyinmeyi severim ve yonca tutmayı ve kılıçlar
Çekilip kınından mavi, ağlak sevdalar
Ben boynunu ilk uzatanlardanım

Birçoklarının ilkiyim dedi, bu kadarı fazla
Gök, eski bir çatı katında yürüyen ayaklardan ibaret
Yer altında metro durakları, şuh kadınlar, mekanik adamlar
Kanlı ekmek durağına yaklaşıyoruz
Çağın kırılma noktasına yaklaşıyoruz
Ben ilkiyim bir şeylerin, devrimciyim
Devrimciyse 8/5 mesaide işinin başında
Sara nöbetimin yansımaları kesik camlarda
İlk durakta bindim karanlığın en koyu tonuna

Birçoklarının ilkiyim dedi, gururlu ve kusurlu
Usta bir yazım yanlışı görmeyeli çok oldu
Mahkeme zabıtları, el ilanları, reçeteler
Hüsnü hat, günışığı ve bozkır çiçekleri getiriyor bize
İmlasını düzeltiyorum yaşamanın
Ben birçoklarının ilkiyim,
Tüm alfabelerin ilk harfini bilmekle yükümlüyüm