Nico Vassilakis ile Görsel Şiir Üzerine

Read in english: https://www.buzdokuz.com/2021/10/on-visual-poetry-with-nico-vassilakis/

Söyleşen: Hasan Bozdaş

“BENİM İÇİN KURAL HER ZAMAN ŞUDUR: ŞİİR HİÇBİR ŞEY YAPMAMALI”

Kendinizi şair olarak mı görsel şair olarak mı tanımlıyorsunuz? Her iki kavram bağlamında da konuşacak olursak, görsel şiirle yaptığınız ve başardığınız nedir, dizeli şiirde buna engel olan nedir?

Benim için biri, diğerinden doğar. Görsel şiir, benim şiirle olan ilişkimden doğal olarak gelişti. Harfler kelimeden uzaklaşmaya başlayana kadar kelimeleri yakından izledim/okudum. Bu, beni o faaliyeti belgelemeye teşvik etti. Şimdi hem şair hem de görsel şair olduğumu görüyorum. Vispo (Visual poetry; görsel şiir) oluştururken, bu deneyimim hakkında gittikçe daha fazla yazıyorum. Sonunda ikisinin birleştiği hissine kapılıyorum.

Bazı görsel çalışmalarınızdan gerçekten etkilendiğimi belirtmeliyim. Görsel şiir, neden resim/grafik disiplinine dâhil edilmiyor da şiir disiplinine dahil ediliyor? Aynı mantıkla sinematografik yönü ağır basan video şiiri şiir disiplinine dâhil eden estetik anlayış nedir ve nereye dayanır? Bunu “türlerin karnavallaşması” bağlamında okuyabilir miyiz? Tüm bunları şiirsel yapan etken nedir?

Bu soru, görsel şiirin hem sanat hem de edebiyat dünyasında unutulmuş üvey çocuk olmasından dolayı sık sık ortaya çıkıyor. Masada asla ona yer verilmez. Neden? Her iki dünyayı da içine aldığı ve ikisine de bağlı olmadığı için olabilir mi? Veya belki de vispo ile çok fazla galeri olmadığı için. Resimdeki metin yıllardır ortalıkta dolaşıyor, ama onu şiirsel yapan şeyin ne olduğunu soruyorsunuz. Her zaman parlak kalan dil materyali ve alfabeye olan hayranlık var. Dille kıpır kıpır olma olgusu, insanların meşgul olduğu ortak bir deneyim olmaya devam ediyor.

Görselliğin ön plana çıktığı bir çağda görsel şiirin öne çıkması bir çelişki midir? Simülatif bir ortamda görsel şiir ve gerçeklik arasında nasıl bir ilişki kuruyorsunuz? Barthes’ın tabiriyle bu ilişki şizofrenik midir?

Elbette metinlerle çevrildik ve boğuluyoruz; bunların saldırısı da elle tutulur. Vispo, mesajı değiştirebileceğimiz ve gelecekteki bir dil etkinliği icat edebileceğimiz bir yol sunuyor. Belki de elde taşınan teknolojideki hızlanma, vispo’yu görsel yazı soyunda ilginç bir arkaik adım haline getirir. Sanatçıda/okurda var olan herhangi bir şizofreni, gelecekteki dil olayına geçiş yapar.

Sanatın spekülatif bir değere dönüşmesi, herkesin kendi versiyonuyla oyuna katılabilmesi, dolayısıyla da şiirin ifade edilme biçimlerindeki çeşitlilik, Walter Benjamin’in Dada eleştirisi de dikkate alınarak sizce şiirin aurasını olumsuz olarak etkiliyor mu? Baudrillard tam da bu noktada ne temel kuralların ne yargıların ne de zevk ölçütlerinin olduğundan yakınır. Şiir konusunda bir tür anarşizm yürürlükte midir?

Görsel şiiri yakından takip ederseniz bazı tekrarlanan motifleri fark edersiniz. Mevcut bir vispo tarihi yoktur, bu nedenle yeni uygulayıcılar genellikle farkında olmadan atalarının çabalarına adım atarlar. Sorun değil, ancak önlenebilir bir bayatlık yaratabilir. Kesinlikle orada bir sürü görüntü var. Buna nasıl yaklaşıyoruz? Aralarından seçim yapabileceğimiz başka bir şey var mı yoksa bu görüntülerde boğuluyor muyuz? Bunu zaman gösterecek.

Görsel şiirleriniz, tipografinin imkânlarından yararlanılarak oluşturulan bir deney alanı. Asıl deneyiniz sözcükler ve alfabe ile. Sözcük ve harflerin yakın-uzak kullanımından, bir zıt kutup olarak, sembollerin çıktığı ilk noktaya ulaşmaya çalışıyorsunuz. Çalışmalarınız bir tür görsel bir dil ve üslup oluşturuyor. Anlayışınızın arka planından bahsedebilir misiniz?

Metamorfozum, harfler kendi başlarına dans etmeye başlayana kadar, bir kelimeye doğru baktığım uzun seanslar sonrasında oldu. Harfler serbest kaldıktan sonra, onların kendi başlarına da var oldukları ortaya çıktı. Bütün tarih, harflerin icadıyla kaplıdır. Ses, imge, sembol, işaret vb. Ve böylece, bu bakışı yakalamaya ya da belgelemeye ve harflerin kendilerini sözcüklere dönüştürmeden önce ve sonra ne yaptığını bulmaya karar verdim.

Dizeli şiir, hem işitsel duyu hem görsel duyu ile etkileşim içerisinde iken görsel şiir, sadece görme duyusunu bir avantaja dönüştürüyor. Geof Huth “görsel şiir göz için yazılır” der. Sanatın etkileşim alanını kısıtladığını düşünüyor musunuz?

Geof yazsa da vispo’nun işitsel sonuçları olarak kabul edilmesi gereken birçok durum da vardır, sadece sözlü-görsel değil.

En işlevsel bulduğunuz harfler hangileridir? Bu harflerin anatomisinden bahseder misiniz, örneğin N harfi?

Bir dizi veya bir çift harf kullanmaya daha yatkınım. Örneğin, K ve X birlikte hâlâ ilgimi çekiyor. Bir plakada yan yana bir K ve X görürsem, biri hareket etmem için beni sarsana kadar onlara bakma eğilimindeyim. Bu sık sık başıma geliyor, harfler değişiyor ve onları yeni bir forma dönüşmeye çalışırken izlemem gerekiyor. Kararlı sonuçların yakın olduğuna inanıyorum.

Görsel şiir ve video şiir kendini izaha muhtaç mıdır?

Bence görsel yazının daha eleştirel bir bakışa ihtiyacı var. Ne yazık ki ihmal edilmiş. Bu türde yazılacak daha fazla kitap, derinlemesine inceleme getirir ve bunlar da insanlara ulaşabilsin diye kültür merkezlerine yerleştirilmelidir.

Kolaj, asemik, xerografik gibi pek çok üslubun görsel şiir formu içerisinde denendiğini görüyoruz. Sizin görsel şiir anlayışınız içerisinde belirgin çizgileriniz var mıdır?

Hayır, görsel şiirin iki kategorisi bulunur. Birincisi, mağara çizimlerinden hiyerogliflere, desenli metinlere, somut şiire ve asemik yazılara kadar görsel yazı ile ilgili tüm sonuçları içeren kategoridir. İkincisi ise zaman çizelgesinde görsel şiirin somut şiir hareketinden hemen sonra geldiği yerdir. Dil materyali böylece yedek ve minimalist hale geldiği zaman, alfabe ile görsel yaratıma adım atılmıştır.

Metinlerarasılıktan bahsedelim. Cento şiir, brikolaj gibi parodik yöntemler aynı zamanda birer metinlerarası unsur olarak montaja dahil edilebilir mi ve bunun görsel şiirdeki/video şiirdeki karşılığı nedir?

Metinlerarasılığı, tüm amaçlanan ve tesadüfi deneyimleme yolları arasındaki ilişki olarak anlıyorum. Vispo, metin okuma, görme, yazma ve çizme yoluyla bunun içinde bulunabilir. Girdi, çıktıyı etkiler.

Çıkarsızlık şiirin kendi kendini düşünmesi ve hakikat haricinde bir amaç taşımaması olarak tanımlanabilir. Şiir ve çıkarsızlık konusunda ne düşünürsünüz?

Benim için kural her zaman şudur: Şiir hiçbir şey yapmamalı.

Buzdokuz 5, Mayıs-Haziran 2021