CV Şiirde Şair Personanın Görünüşleri – 1

Görsel Şiir: Veriyasyon, Ayşe Kongur.

Bu yazı 3 ana bölümden oluşan yazının ilk kısmı. CV şiirin üç türünü örnekler üzerinden anlatacağım. Daha önce genç şiirde örnekleri kısaca aktarmıştım (Ünal, 2015). CV şiirlerin şu özelliklerini örneklemiştim: Kişi bir görüşme provası yapıyor gibidir. Ama bu provanın çıktısı hiç kimseye sunulmaz. Çoğu zaman gergindirler. Şiirin başarısı “ben”in başarısızlığına oranlıdır. 

Kavramı açımlamak ve pratize etmek için genişletme gereği duyduğum bu konuyu çoksesli şiirin eleştirel metotlarından biri olarak açımlamayı amaçlıyorum. Bu bağlamda “CV şiir” kavramını 3 düzlemde inceleyeceğim. İlkinde doğrudan birinci tekil ağzından anlatımlılar yer alacak. Okuduğunuz yazının kapsamı bu. İkinci yazıda kendinin parodisi olan, kendini üçüncü tekil kişi ağzından anlatan CV şiirler: Ben Şudur. Üçüncü yazı da CV’yi bir yolculukla özdeşleyen felsefi şiirler. Bu çabamla şunu da vurgulamış olacağım ki şair daima kendinden bahsetmez. Her şiir personası kendisi değildir. Kendisi olduğu zaman -bunun da okura açık bir kanıtı yoktur- bu şiirler açıkça birer CV şiir olarak diğerlerinden biçimsel olarak netlikle ayrılır.

Özellikle günümüzde yazılan ileri şiirlerde şairin her şeyi şiire taşıyabilme kapasitesi sürekli sayıklarcasına veya bir günlük yazarı gibi olan şair-beninden şiiri kurtarmıştır.

Bu sayıda yayımlanan aşağıdaki yazıda üç şairden seçtiğim şiirleri merkeze koyarak konuşacağım.

Arkadaş Z. Özger’in “Tamirat” şiiri (36), İzzet Yasar’ın “Curriculum Vitae” (30) ve Ingeborg Bachmann’ın da “Curriculum Vitae” (106) adlı şiirleri. Şiirlere bu ismi taşımalarından hareketle CV şiir demiyorum. Ancak şiirlerine bu ismi veren şairlerin birçok şiiri otobiyografik ögelerle dolu olsa da özellikle bu ismi verdikleri şiirlerinde “başkasına verilen bir kâğıt” olarak CV özelliği yani bir “okur bilinci” seçiliyor. Şairlerin diğer şiirlerine oranla daha geniş bir zamandan bahseden bu şiirler, gizli gizli özeleştirel nitelik de taşıyor. Yücel Kayıran’ın, Efsus’a Yolculuk kitabı da önemli bir örnek. (Bu kitabı başka yazı konusu olacağı için şimdilik anmakla yetiniyorum. Epizodik yaşamöyküsü ve felsefi boyutlu tarzı ile anlatımı ilk gruba yakın olmakla birlikte uzamsal bir yerdeğiştirme içerdiği için bu örneği diğerlerinden ayırıyorum.)

“Dil, her bir kişinin özgürlüğünün, içinde saygı gördüğü bir olağanüstü oluştur,” der Ellul (41). Şairin -şiirdeki şair olduğu açık personanın- kendine dair en sıcak beyanı olan CV şiir, olağanüstü bir itiraftır, kanaatlerin dışında konumlanır, daha önce ciddiye alınmamış her beyanı, şiir bağlamında yeniden üreterek ve öznesine de sıkıca bağlayarak saygıyı kazanır. Gerginliği, dinlenmesi ertelenmiş bir konuşma olmasından ileri gelir. 

Arkadaş Z. Özger

Arkadaş Z. Özger, erken ve dramatik ölümüyle akıllarda kalan ancak şiirine dair pek de eleştiri yazılmamış bir şair. Ciddiyetle ve inandıklarına göre kötümser bulunabilecek bakışla yazdığı çok sayıda “hüzünlü” şiire karşın niteliği yüksek olan “komik” unsuru gözettiği sayıca az şiirlerinde düzeyi yüksektir. İsmet Özellere benzeyen yönünden ziyade Ergin Günçe’ye yaklaştığı yeri beğenirim. Bu yüzden “Tamirat” şiirinin yanı sıra kitabının adı olmasını istediği ilk şiirini de CV kapsamına alıyorum. Bu şiirde Günçe’ye akrabadır. “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası” iddialı ismin altına saklanan “köselik” siyasetle ödevlenmeden hemen önce şairin en sahici sesini biçimlendirmiştir.

“Tamirat”ta önce ilk aile fertleri abla abi baba tanımlayıcı ibareler: baba eski bir partizan, pazarda buz satan abi, yoksulluk, acı içinde tariflenen bir geçmiş. Çekirdek ailenin mensup olduğu işçi sınıfı Marksist teorinin de üzerine kurulduğu sınıf olarak Özger’i konu öznesi yapar. Artık şairin yazgısı ile koca bir sınıfın yazgısı alegorik şekilde çakışmıştır. Sakalsız oğlan, “Tamirat” şiirine göre “ezilmişliğin kompleksi” içindedir. “Kurdeşen” adlı şiir de CV’ye eklenen üçüncü şiirdir. Doğrudan yaşamöyküsü barındırır: “denizi sevmem. Çünki yüzmeyi bilmem / sağ bacağım topaldır benim ve incelmiştir”

Henüz 25 yaşında hayatını kaybeden şairin şiir CV’si aslında yarım kalmıştır. Ancak adı geçen üç şiir bile şair personanın kısa yaşamının tüm macerasını yansıtır.

İzzet Yasar

İzzet Yasar, 1951 doğumlu bir şair. Şiirlerine dair yazdığım daha önceki bir yazımda onun tarih-dışı niteliği için “tarih hastalığı”ndan “şifa ile taburcu” olduğunu yazmıştım. “Ben bu sözleşmelerde yokum,” diyen bir şair o. Yasar’ın son şiir kitabı Şifa ile Taburcu neredeyse tümü CV şiirlerden oluşuyor. Son geldiği noktadaki İzzet Yasar’ın “İzzet olma” aşamalarını da içeren bir yaşamöyküsü şiiri. Yasar, tarihle hesaplaşmasını Başka Akıl Peşinde kitabında tamamlamıştı. Şifa ile Taburcu önceki şiirlerle de bağ kuran, kendinin bilgesi olmuş bir şairin özmacerasını sakin ve sade biçimde anlatışıdır. Yasar, okuru trollemekten çekinmeyen bir şair. “Curriculum Vitae” açıkça bir et yeme CV’sidir. Şair “Bunlardan oluşuyorum,” derken bir veganın alaycı özeleştirisini de okuruz.

“Metafizikten Çaktım” şiiri ideolojilerin metafizikliğini eleştirir. Gençlik hatası olarak şiddet içeren ideolojilere bağlanışını “zorbalığa yakın durdum/…/ hayaletlere taptım”; “ya taksim” şiirinde şiddetin “doğal müttefiki” olmayışını anlatır: “evet ben anadolunun derininde doğmadım / evet ben hayalî bir avrupaya doğdum / gerçi makam bilmeden büyütüldüm ama/ içimdeki taşralarda marseillaise çalmıyor”. Son olarak şiire de noktayı koyar: “kelimeleri üstümden attım / karanlığın içine gözüm çıplak baktım /…/ başkalarının kaderiyle yoruldum/ kafiyelerin kalabalığından kurtulmuştum / epikriz raporumu kendim yazdım / şiir sanatından şifa ile taburcu oldum”

Dikkat edilirse Yasar’ın İzzet personası için kurduğu yaşamöyküsü, reddetmenin, reddetme eşiklerinde durmanın, sorgulayışın, genel geçer inanç ve metafizik görgülerin yanlışlanabilir gerçeklerini tersyüz etmenin öyküsüdür. Yasar’ın CV şiirlerinin özü, etik kararlarını ima ve belirsizlikten özenle uzak durarak açıklama eylemidir. İnsanoğlunun sübjektiflikten (kendinden yana oluş) doğan hilelerini, tarihsel illüzyonların hilelerini açık ettiği kadar büyük bir şevkle açık eder.

Ingeborg Bachmann

Ingeborg Bachmann, Türkçedeki usta çevirmeni Ahmet Cemal’in ifadesiyle “katıksız bir gerçekçi”dir. Malina romanını okuyanlar bilir: Her detayı dibine kadar düşünen bir yazar. Olayların asıl yüzüne ilgi duyar Bachmann. Anlatım biçimi, dolaylı anlatımı, doğanın değişimlerine dikkat kesilip vakitle uğraşması bana Türk şairlerinden Haşim’i anımsatır. İnce işçilik yapan bir şair Bachmann; Avrupa’nın yüzyıl ortasındaki karamsar havası onun şiirlere sinmiştir. “Curriculum Vitae” (106) şiiri serbest şiirle mensur şiir arasında bir tarzdadır. “Uzundur gece” ile başlayıp “Hep gece. / Ve gün, hiç yok.” şeklinde biten şiir yine Haşim’in akşamı gibi bir etki yaratır. “Beyazlaşmıyor saçlarım, / çünkü ben, makinelerin rahminden çıktım” dizelerinden itibaren açılır şiir. Sakin bir yaşantının, pek risk içermeyen güvenli bir yaşamın hatta başarılı bir yaşamın öznesi iken bunu kendi ayrıntıcı melali sebebiyle değerlendirememiş gibidir. “Uyuduğumdan değil: uyanıktım aslında, / Buz iskeletlerinin arasında aradım yolumu, / eve döndüm, kollarıma sarmaşıklar doladım /…/ Kutladım büyük bayramları”

Bachmann’ın yaşamöyküsü, kazananın göz kamaştırıcı kazancının bir kaybetme öyküsüne nasıl dönüşeceğinin dersi gibidir. Yaşamak “Bir Tür Yitiriş”tir (177). Bu şiir de bir CV şiirdir. Zamana bağlılık ve bir “ben buyum” deklarasyonu. Çıktıları sayılabilir olmayan tuhaf bir hayat muhasebesi. “Kışa, bir Viyana ezgisine ve yaza gönül verdim. / Haritalara, dağda bir yuvaya, bir kıyıya ve bir yatağa./ Kutsal saydım randevuları, vaadleri dönülemez ilân ettim,/ Coşkuyla taptım Bir şeye ve dinime bağlı kaldım önünde bir Hiçin,”

CV şiirlerde şairin kendini ve/ya kendi imajı olarak kurguladığı personayı yanlış anlama ve anlatma pahasına kendine dair hakikati açması, insan hayatına dair değerli belgeler sunar. Kendilerine ait yasayı talep eden yön oklarıdır. CV şiirler anlaşılmadan şairlerin dünyasına girilemez. Tanrı, varoluş, ilişkiler, aşk, ölüm, bedensel kusur… türünden insanın dünyasını belirleyen büyük temalara dair en kuvvetli ipuçlarını CV şiirler içerir. Türe dair örnekler; şair solipsizmini, boş lafları, mübalağayı ve şiirsel evrenin gerçek olmak zorunda olmayışını göz ardı etmeksizin özenle seçilmelidir.  

KAYNAKÇA

Bachmann, I. (1995). Toplu Şiirler. Çev. Ahmet Cemal. İstanbul: Yapı Kredi.

Ellul, J. (1998). Sözün Düşüşü. Çev. Hüsamettin Arslan. İstanbul: Paradigma.

Özger, A.Z. (2014). Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası. İstanbul: Ve.

Ünal, H. (2015). “Genç Şiirde Dikkat Çeken Eğilimler 1: CV Şiirler,” Hece 219.

Yasar, İ. (2018). Şifa ile Taburcu. Adana: Dünyadan Çıkış.

Hayriye Ünal, Buzdokuz 6, Temmuz-Ağustos, 2021.